top of page

Uluslararası Toplum ve Türkiye’ de Genç Potansiyel


Günümüz toplumlarında genç nüfusun yerinin yadsınamayacak seviyede olduğu aşikar. Özellikle küreselleşme hareketinin ön planda olduğu 21. yüzyılda ülkelerin demografi politikalarında gençleşmenin kendisine fazlaca yer bulduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira genç potansiyeli olumlu yönde kullanabilen toplumların 10-15 yıllık kısa periyodlarda beklenilenden fazla yol alabildiğini söyleyebiliriz. Avrupa toplumlarında bu gerçeğin çok bariz anlaşıldığını ve yine Avrupa toplumlarının bu realiteyi kullanmakta geri kalmadıklarını görebilmek için vasat seviyede bir politika bilgisi yeterli olacaktır.

Bu noktada değinilmesi gereken bir nokta ise gençlik oluşumlarıdır. Özellikle son yıllarda ülkemizde ciddi şekilde ilerleme kaydeden genç toplum hareketleri,Avrupa Birliği başta olmak üzere,uluslararası toplumda çok büyük bir destek görmektedir. Erasmus,Erasmus + gibi programlar aracılığıyla üniversiteler bazında akıllı politikaların yürütüldüğü görülmesi ve bahsedilmesi gereken bir gerçek. Bu değişimler meyvesini veriyor olsa gerek ki Avusturya mevcut siyasi portföyde 27 yaşında bir dışişleri bakanına sahip. Her ne kadar kıyas yapmak doğru olmasada doğu toplumlarının yaş,tecrübe gibi öne çıkardığı kavramlar yerine dinamizm,heyecan gibi unsurları göz önünde bulunduran batı toplumları dünyaya egemen olma yolunda birkaç adım öndeler. Konu kapsamını biraz daha daraltıp ülkemiz özelinde gençlik etkisine bakacak olursak son yıllarda birkaç kademe atladığımızı söylemek yanlış olmayacak. Avrupa toplumları arasında genç nüfus oranında %41 ile en genç nüfusa sahip olan Türkiye, bu dinamizmi doğru kullanabiliyor mu kullanamıyor mu elbette apayrı bir münazara konusu lakin özellikle son 10 yıllık zaman zarfında genç nüfusun etkinliğinin arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak toplumumuz gençlerinin hayata atılma ve yaşam standardı endişelerinin yine özellikle içinde bulunduğumuz Avrupa ülkeleri gençlerine oranla maalesef “tavan yaptığını” söylemek bir özeleştiri hususunda yanlış olmasa gerek. Zira Türk gençliğinin genel anlamda bir özgüven problemi yaşadığı hepimizin kabul etmesi gereken bir husus. Ancak belirtmeliyizki bu özgüven kaybının bir nedenide hiç şüphesiz üst kademe yönetici topluluklarıdır. Küçük ve anlaşılır bir örnek olması noktasında futbola bakabiliriz. Genç nüfus oranının bölge ülkeleri arasında en yüksek seviyede olduğu Türkiye’de futbolun patronları adeta altın madenini görmezden gelerek sadece hedef kitlelerine şirin görünmek adına,mesleki kariyerinin son demlerini yaşayan “tecrübeleri”,aklın sınırlarını zorlayan rakamlar karşılığında almayı tercih ediyorlar. Elbette bu sadece bir örnek ancak geçerliliğinin hemen her sektörde olduğunu söylemek “ne yazık ki” yanlış olmaz. Fakat bu kadar karamsar olmak elzem değil. Zira üniversitelerin sayısının artmasıyla beraber genç nüfusun yanı sıra nitelikli genç nüfus oranınında artmaya başladığı su götürmez bir gerçek. Soran,sorgulayan,üreten genç potansiyel “damarlarındaki asil kanı” farketmeye başlıyor diyebiliriz. Bu noktada görmeliyiz ki içinde genç ibaresini görebileceğimiz dernek ve vakıfların sayısı gün geçtikçe artıyor. Tüm bu gelişmelerin sonucunda uluslararası toplumla beraber dinamik nüfusun farkına varan Türkiye’nin pozitif yönde bir eğime sahip olduğunu söyleyebiliriz. Genç gücün farkında olan,bu gücü özellikle uyuşturucu ve diğer bataklık ve saplantılardan uzak tutacak bir Türk yönetim şemasının ve Türk toplumunun yükselişini görmek uzak olmayacaktır.


Featured Posts
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Recent Posts
Search By Tags
Henüz etiket yok.
Follow Us
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Google Classic
bottom of page