top of page

Dert Başka


Bilmem bileniniz,umursayanınız var mıdır ama geçtiğimiz günlerde bir ödül töreni ile karşı karşıyaydık. Sene içerisinde belki onlarca ödül töreni yapılıyor fakat hiçbiri bu kadar gündeme oturmuyor peki neden ?Ülke gündemine bu denli oturmasının sebebi uluslararası platformda onlarca ülkeden gazetecinin,sanatçıların,televizyonların koştura koştura gelmesi mi dersiniz ? Bu sorunun cevabı "Keşke!"den öteye geçmeyecek. Zira faşizmin,düşmanlık dilinin,nefret söyleminin bu kadar ileri düzeyde ortaya konduğu bir gece daha hatırlamiyorum. Elbette ki adını alan Türk sinemasının duayen isimlerinden Sadri Alışık'ın ismini bu faşizan söylemlerden ayrı bir kenara koymak gerekiyor. Zira kendini tiyatro ve sinema alanında ortaya koymuş bir ustanın adını alan bu geceyi,bir sokak röportajında ismini 100 kişiye sorsanız bir kişinin bilmeyeceği insanların ayrıştırıcı söylemleriyle söküp atmak doğru olmasa gerek. Herneyse elbette ki konumuz bu değil. Herşey gayet yolunda devam ederken ödüle layık görülen bir hanımefendi ilginç bir söyleme imza atıyor. Rumeli Hisarı mescit çalışmalarına atıfta bulunarak birlikte güçlü olduklarını ve bu mescitin yapımına dur demeleri gerektiğini ileri sürüyor. Senelerce kendi beceriksizliklerini sorgulamayanlar,Türk sinemasının isminin Edirne'den sonrasına geçemeyişinin nedenlerini araştırmayanlar,kendi halkına dahi kendi ismini ezberletemeyenlerin derdi yine bir spekülatif söylemle ortaya çıkıyor. Peki içine ne gizliyor bu söylemin hemen açıklık getirelim. Tiyatro,sinema,opera vs. gibi sanatsal faaliyetleri takip ediyorsanız siz namaz kılamazsınız. Zira bu beyine göre namaz kılıyorsanız sanatı takip ediyor olamazsınız. İşte senelerce halka bidon kafalı,göbeğini kaşıyan adam muamelesi çekenlerin torunları,çocukları bu zihniyet... Esasında dertleri sanat,tiyatro vesaire falan değil tabiki. Zira muhakkak ki hak vereceksinizdir ki bugün bahse konu yere mescit değil diğer herhangi bir din için ufak bir ibadethane yapılacak olunsa bunların zerre kadar sesi çıkmayacaktır. Dertleri asla ve asla sinemaya kademe atlatmak,tiyatroyu üst seviyelere taşımak değil bu 28 Şubat zihniyetinin. 1000 yıl sürecek dedikleri o günleri yaşatanların zihnen çocukları diyebileceğimiz bu kafa yapısı asla ve asla peşimizi bırakmayacak. Elbette ki kimsenin inancını sorgulamak bizim haddimize değil lakin bizim haddimize olmadığı kadar sizinde değil. Saygıyı kendi tekellerine aldıklarını zannedenler unutmasınlar ki 90 sene at koşturdukları bu memlekette ne sanat ne kültürel faaliyet adına zerre kadar ileri gidemediler. Oturup bunu sorgulamak yerine sanat eserlerini dünyaya kabul ettirmenin yollarını arayacakları yerde,gündeme bir mescitin engelleme çalışmaları ile gündeme gelme aciziyetine düşmek garipsenecek bir husus olsa gerek. Gerçi bir oda içerisinde 5.5 saat "Nasıl iktidar oluruz?" diye istişare edip her seferinde yenilen bir zihniyetin sanat kolundan dinle diyanetle uğraşmalarını bırakıp kendi işlerinde yükselmelerini beklemek biraz ütopik olacak ya... Umut işte...


Featured Posts
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Recent Posts
Search By Tags
Henüz etiket yok.
Follow Us
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Google Classic
bottom of page